Müziğin iyileştirici gücü deprem bölgesinde
Müziğin iyileştirici gücü deprem bölgesinde
“Müzik, insanın kendini gerçekleştirmesine olanak veren eşsiz bir yol” diyen Renan Koen, sekiz yaşında müzik yolculuğuna başlayıp uluslararası başarılar elde eden bir müzisyen. Koen, müzik terapi metodu ve Hatay Ses Hafızası projesiyle hayatlara dokunuyor.
Günay DEMİRBAĞ
Yarışmalarda kazandığı ödüllerin ötesinde, müziği bir araç gibi kullanarak topluma dokunan ve Hatay’da depremzedelere umut ışığı olmaya çalışan Renan Koen, Anadolu’nun ve dünya yerel ezgilerinin büyüsünden ilham alıyor. Geliştirdiği müzik terapi yöntemleriyle, insanların kendi ses kolajlarını oluşturarak içsel bir yolculuğa çıkmalarına yardımcı oluyor. Bu disiplinli yolculuğu, manevi derinlik ve kişisel gelişimle harmanlayarak, hem sahnede hem de terapi odasında ilham vermeye devam eden Koen’den çalışmalarının ayrıntılarını dinledik.
Müzik kariyerinizin başlangıcından bugüne kadar olan yolculuğunuzu nasıl tanımlarsınız?
8 yaşımda yan flüt ile başladığım müzik yolculuğum, 11 yaşında piyano ile devam etti. Kendi isteğimle 8 yaşımda karar verdiğim bu yola, bir daha dünyaya gelsem yine çıkardım. Manevi olarak çok derinlikli, incelikli, disiplinli, kişinin kendisini gerçekleştirmesine olanak veren farklı ve özellikli bir yol. Çok ileri yaşlara kadar sürebilecek ve yaş ilerledikçe daha da anlam kazanan bir yol.
Chopin Etüt yarışmasında dördüncülük ve Cemal Reşit Rey yarışmasında ikincilik kazandınız. Bu ödüller kariyerinizi nasıl etkiledi?
Ödül almış olmanın kariyerime doğrudan bir etkisi oldu mu çok emin değilim ama bir yarışmaya hazırlanmak eşsiz bir deneyim.
“Yerel müzikler bir toplumun sesli tarihidir”
Bizim evde her zaman nitelikli müzik dinlenirdi ve müzik hep başrolü oynardı. Klâsik müziğin yanı sıra yerel müzikler, Türk müziği de önemliydi. Bence yerel müzikler bir toplumun sesli tarihidir. Bir kelimesi ile kocaman bir dünyayı anlatan yerel müziklerden her zaman çok etkilendim. Bu müzik türü, yalınlığı, derinliği ve gerçekliği ile beni her zaman kalbimden vurur.
Geliştirdiğiniz müzik terapi yöntemini nasıl tanımlarsınız ve bu yöntemi uygularken hangi temel prensipleri benimsiyorsunuz?
Avrupa ve Amerika tescilli olan müzik terapi metodumun amacı ve en büyük temel prensibi bana gelmiş olan kişinin kendi deneyimlerinden ses kolajları ortaya çıkarmak. Bu müzik şuna iyi gelir, şu müzik ya da frekans buna iyi gelir gibi yaklaşımları hiçbir zaman benimsemedim. Bu tür yaklaşımların sadece teoride kaldığına inanıyorum çünkü her birimiz eşsiz ve tekiz. Dolayısıyla algımız da eşsiz ve tek. Bu sebeple kendi anılarımız ve anlarımız doğrultusunda ne yaşadığımıza bağlı olarak bir ses/müzik bizi iyi veya kötü hissettirebilir. Üstelik sadece psikolojik olarak değil, fiziksel olarak da.
Deprem bölgesi Hatay’da konserler verdiniz, Anne-Çocuk müzik terapileri yaptınız. Bu süreçte yaşadığınız deneyimleri paylaşabilir misiniz?
Hatay’da, Belediye Başkanı Sami Üstün önderliğinde Arsuz Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi ve Antakya-Serinyol’da bulunan Elif Ovalı’nın deprem sonrası kurduğu HASAT’ta iki konser verdim.
Füsun Sayek Eğitim ve Sağlık Merkezi’nde ve yine HASAT’ta Anne-Çocuk Sanat ve Müzik Terapisi çalışmaları gerçekleştirdim. Hepsi de birbirinden özel deneyimlerdi gerçekten. Beni çok mutlu eden husus dinleyicilerimin konserler sırasında çok duygulanıp kendi kalpleri ile buluştuklarını, ruhlarının adeta şifalandığını söylemeleriydi. Yaratıcılık ve iletişim üzerine kurguladığım Anne-Çocuk Sanat ve Müzik terapisinde ise özellikle çocukların güçlü ve bilinçli ifadeleri beni derinden etkiledi. Bu çalışmaların çıktılarını bir sergide bir araya getirmeyi düşünüyoruz.
İçinde konserler, anne-çocuk çalışmaları ve ses hafızası projemin yer aldığı bu üç etaplı projeyi, Alarko’nun sponsorluğu, çevrecilik bilinci ile Arsuz’da önemli farklar yaratmış olan Miss Arsuz gönüllüleri kurucusu ve halen başkanı olan Rahel Elvaşvili Butros, Birİz Dayanışma Derneği, HASAT, SEDYAD, Füsun Sayek Eğitim ve Sağlık Merkezi, KMKD, sgtfilo, ZeytinAğacı, Yol Açık Yola Çık, Hatay Psikologlar Derneği ve Samandağ Travma Merkezi olmasaydı gerçekleştiremezdim. Sevgili Rahel bana bu saydığım birçok derneğin kapılarını açtı ve Arsuz konserini organize etti. Bir diğer kapı açan ise KMKD üyemiz
mimar Buse Ceren Gül oldu ve Elif Ovalı oldu. SEDYAD ise Ses Hafızası projem için gerçekten çok çalıştı. Ankara’dan beni sunmak için gelen Arsuz aşığı bir Arsuz’lu olan Şahizar Seber’e ve HASAT’taki konser için çok emek vermiş olan İlke Ekmekçi’ye de buradan çok teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Topraklarının bu zor zamanında gönülleri ile oradaydılar.
Hatay Ses Hafızası projenizi gerçekleştirirken neleri hedeflediniz ve nasıl deneyimler kazandınız?
Çalışmalarımdan biliyorum ki toplumsal felâketlerde yaşanan yıkım çok büyük olduğu zaman hayatta kalan bireyler travmatize olmuş oluyorlar doğal olarak. Travma kaldırılamayacak kadar büyük bir acıdan ötürü donma demektir kabaca.
Bu donma durumu ise sonraki nesillere yapılan aktarımlarda kesinti yaratır. Benim için Hatay bölgesi değişik dinlere mensup toplulukların tek kültür, tek dil ve müthiş bir kapsayıcılıkla yaşadığı eşsiz bir yer. İnsana veya herhangi bir canlıya tarafsız ve sevgi dolu yaklaşan, sadece kendisini değil hiç tanımamış olsa dahi tüm komşularını kollayan bu eşsiz kültürün kaybolmasından çok endişe duydum.
Müzik terapisi metodumdan yola çıkarak, kendi branşım sesler olduğu için kişilerin doğdukları zamandan depreme kadar olan dönem içindeki sesler üzerinden oluşturdukları hafızaları kayıt altına almak istedim. 100 kişiyi hedeflemişken şimdi bu sayı 119 kişiyi buldu. Hafızalarından çekip anlattıkları çok değerli yaşanmışlıklarını bir kitaba, video çekimlerinin ve görüştüğüm kişilere özel olarak hazırladığım bir dijital albümün de yer aldığı bir web sitesine dönüştürüyoruz şu günlerde.
Gelecekte hangi projeler üzerinde çalışmayı planlıyorsunuz?
Birtakım projeler var aklımda şüphesiz ancak öncelikle Hatay Ses Hafızası projesinin lansmanını bir konser ile gerçekleştireceğim. Aynı zamanda bir tiyatrocu dostumla çok ilginç bir performans hazırlıyoruz. Ve tabii depremden etkilenmiş diğer şehirlerde de aynı şekilde konserler gerçekleştirmek ve Ses Hafızası çalışmaları yapmak istiyorum.
Müzik kariyerinizin yanı sıra, kişisel hayatınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?
Kitap okumayı çok severim. Yüzmeyi, deniz kenarında yürümeyi. İçten, zarif, incelikli ve derinlikli iletişim benim için çok önemlidir, diğer türlüsü kalbimi çok kırıyor. Spiritüalizme çok ilgim var bir 30 senedir. Öğrenmeyi çok severim, insan hikâyelerini dinlemekten çok hoşlanırım. Yemek yapmak da benim için bir zevk.
Genç müzisyenlere ve müzik terapistlerine ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Gençlere içtenlik, samimiyet ve hiçbir müziği ya da terapiyi araçsallaştırmamalarını tavsiye edebilirim. Yani kendilerini yüceltmek için değil doğru çizginin yolunda ilerlemelerini. İsim, bilinirlik zaten bu yolda gelir. Kendilerinin farkında olmaları çok önemli. Duygusal dünyalarının ihtiyaçlarına çok iyi kulak verirlerse ancak o zaman önlerindeki her türlü gerçek ile temas etmelerine bir imkân açılır. Ve tabii ki çok çalışmaya hazır olmaları ki bu zaten dünyanın en güzel şeyi bana sorarsanız. Ben çok büyük bir aşk duyuyorum müzikle gerçek bir temas kurduğum zaman.
Kaynak: Dunya.Com Read More
Kaynak ALINTI: Diyar21.Com Read More