Sağlıkta Çeteleşme ve Özelleştirme Politikalarına Karşı Uyarı
1980’li yıllarda halkın gündeminde olmayan, ancak sermaye ve iktidar tarafından dayatılan “sağlıkta özelleştirme politikaları”, günümüzde yeni bir aşamaya geçmiştir. Kapitalist sağlık sisteminin bir parçası olan özelleştirme ve ticarileşme, artık sağlıktaki çeteleşme sorunuyla birlikte kendini göstermektedir.
Yıllardır süren kapitalist sağlık politikaları, insan sağlığı üzerinden kuralsız bir şekilde para kazanma ve kar hırsını teşvik etmiş, bu süreç usulsüzlükler, kirli ilişkiler ve çeteleşmeye dönüşmüştür. Ülkede, hayatın her alanına nüfuz eden ve siyasi iktidarla iç içe geçen çeteler, sağlık sektörünü kolay para kazanma alanı olarak görmeye başlamıştır. Özellikle yenidoğan servisleri başta olmak üzere, sağlık sektöründe yaygınlaşan çeteleşme, artık gizlenemez hale gelmiştir.
Eşitsizlikler ve Erişim Sorunları Derinleşiyor
Sağlıkta dönüşüm politikalarının derinleştirdiği eşitsizlikler nedeniyle yoksul emekçiler, acil servis kuyrukları, uzun randevu süreleri ve ertelenen tedavilerle mücadele etmektedir. Kamusal sağlık hizmetlerinin performans, mesai dışı ödeme ve taşeron uygulamalarıyla özelleştirilmesi, vatandaşları özel sağlık kuruluşlarına yönlendirmektedir. Burada ise SGK ödemelerine ek olarak yasal sınırların üzerinde fark ücretleri talep edilmektedir. Böylelikle özel sektör, kamu kaynaklarıyla büyütülmektedir. Son 20 yıldaki özel sağlık sektöründeki büyüme bu durumun somut bir göstergesidir.
Otoriter Anlayış ve Çeteleşme İlişkisi
Sağlık sektöründe çeteleşme yalnızca ticarileşmeden kaynaklanmamaktadır. Otoriter, tekçi ve antidemokratik politikalar, şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik mekanizmalarını yok ederek çeteleşmeyi teşvik etmektedir. Aynı zamanda gericilik, ırkçılık ve şiddetin yaygınlaştığı bir toplumda çeteleşmenin kaçınılmaz olduğu vurgulanmaktadır. Bölgede siyasi iktidar ve bürokrasinin desteklediği muhafazakarlık, liyakatsiz yöneticilerin atanmasına ve kamu otoritesine olan güvenin yok olmasına yol açmaktadır.
Kayyum Politikaları Sağlık Sistemini Tehdit Ediyor
Halkın iradesine müdahale anlamına gelen kayyum uygulamaları, demokratik ve anayasal hakların ihlali olarak değerlendirilmektedir. Bölgede halk sağlığına yönelik tehdit oluşturan kayyumlar, pandemi döneminde aşı tereddüdünün artmasına neden olmuş ancak Tabip Odalarının Kürtçe ve Türkçe yaptığı çağrılar olumlu sonuçlar vermiştir. Kayyum uygulamaları, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün bir sonucu olarak görülmekte ve laiklik ile bilime karşı olan anlayışın bu süreci desteklediği ifade edilmektedir.
TTB ve Tabip Odalarından Mücadele Çağrısı
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Tabip Odaları, sağlıkta ticarileşme ve çeteleşmeye karşı mücadeleye devam edeceklerini vurgulamaktadır. Herkesin eşit, nitelikli, parasız, ulaşılabilir ve anadilinde sağlık hizmetine erişebilmesi için çalışmalarını sürdüreceklerini belirten TTB, halk iradesine dayatılan kayyumlara da karşı duracaklarını açıklamıştır. “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” ilkesini savunarak, savaşa karşı barışı desteklemeye devam edeceklerini belirtmişlerdir.
Bölge Tabip Odaları ve TTB Merkez Konseyi, sağlığın bir hak olduğu, çocukların açlıktan ölmediği, bebeklerin yoksullukla mücadele etmediği bir sağlık sistemi için kararlılıkla mücadele edeceklerini yinelemiştir.
Kaynak: Guneydoguguncel.Com Read More
Kaynak ALINTI: Diyar21.Com Read More